Kişinin üzerinde birdenbire birçok sorunun birikmesi, peş peşe sıkıntılar yaşaması veya çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalması anlamında kullanılır.
1) Baş açmak. -> Bir işi yapmaya büyük bir istekle koşmak.
2) Baş bulmamak. -> Satılacak şey için müşterinin önerdiği fiyat, kazanç sağlanacak ölçüde olmamak.
3) Başı büyük olmak. -> Her şey (özellikle kötü şeyler) kendisinden bilinmek.
4) Başında değirmen çevirmek. -> Çok gürültü yaparak, çok söyleyerek bir kimsenin başını döndürmek,
1933’te Gaziantep’te ilkokula gidiyordum on yaşındaydım. Dil kurumu’nu yıllarca yönetmiş olan Ömer Asım aksoy, Gaziantep halkevi başkanıydı. O yıl halk evinde bir el sanatları sergisi açılacaktı. Gaziantep’te el sanatları çok gelişmiştir.
Serginin açılışına kılıçali, Atatürk’ü de davet etmişti. Ünlü şair Kemalettin kamu Anadolu ajansı temsilcisi olarak Gazi’ye sergiyi gezdiriyordu. Gazi’yi ilk olarak orada gördüm. O yıllarda Yoyo modası vardı. Yoyo alüminyumdan yapılırdı, Antepliler tahtadan yaptılar ve çıkşa Adını verdiler. Atatürk, sergide bunu görünce, çıkşa da ne demek? Diye sordu. Yapan marangoz, paşam dedi Yoyo bir aşağı iniyor, bir yukarı çıkıyor: in, çık, in, çık. Biz buna çıkşa dedik. Gazi buna çok güldü.
Ertesi gün Valiliği ve belediyeyi ziyaret etti. İl genel Meclisi kendisine hemşerilik belgesi verdi. Gazi, Antep’in bey mahallesi kütüğüne yazıldı, Antep’in hemşerisi oldu. O gün açık arabayla Gaziantep lisesinin bulunduğu yere geldi. Golf pantolon giymişti. Yanında Raks adlı köpeği de vardı. Orada dilenen karafatma adında bir kadın Gazi’ye, bana yardım et, diye avuç açtı. Gazi, Türk kadını dilenmez, sen de çalış, işte bu kadınlar gibi ol, diye eliyle yanındaki öğretmen kadınları gösterdi.
Deyim :
Osurmayın, sıçmayın; köyde kâhya var:
*****
Anlamı :
Hatırı sayılır kişi rahatsız olur diyenler, çevredekilerin en doğal haklarını kısıtlamaya çalışıyorlar.
Ik olarak Âmil Çelebioğlu tarafindan ilim alemine tanitlan Ahvâl-i
Kıyâmet mesnevisi (Turk Edebiyatı'nda Mesnevi, istanbul 1999, s. 39), daha sonra Cem Dilçin tarafından tıpkıbasım ve transkripsiyonlu metin hâlinde
yayımlanmıştır ("XIIl. Yüzyıl Metinlerinden Yeni Bir Yapıt: Ahvâl-i Kiyâmet Ömer Âsım Aksoy Armağanı, Ankara 1978, s. 49-86)
Bu Karacadağ Türkmenleri üzerinde biraz durmak istiyorum. Tespit edebildiğim kadarı ile Urfa-Diyarbakır arasında bulunan Karacadağ Türkmenleri'nden ilk kez Türk Yurdu'nun 25 Haziran 1914 tarihli 69. sayısında Haşim Ertuğrul bahsetmiştir. Yazar, Karacadağ'a gittiğini, Türkân Aşireti'nden 75-80 yaşlarındaki Güllüceli Sâdun Ağa